Obsesif kompulsif bozukluk (OKB), obsesyon adı verilen istenmeyen ve sürekli tekrar eden düşüncelerin varlığı ve kompulsiyon adı verilen yineleyici davranışlar ve zihinsel aktivitelerin varlığıyla karakterize olan bir bozukluktur.
OKB belirtileri genellikle ergenlik yıllarında ve 20’li yaşlarda başlamasına rağmen çocuklar da dahil olmak üzere her yaşta görülebilir. Yapılan araştırmalara göre kadınlarda daha sık tespit edilmekte olup, toplumda görülme şıklığı yüzde 2-3’tur.
Obsesyon
Kişinin isteği dışında zihne giren ve yinelenen düşünce, fikir ve/veya imgelerdir. Genellikle kişi tarafından mantık dışı olarak nitelendirilmelerine rağmen zihinden uzaklaştırılamazlar ve kişide belirgin bir rahatsızlık ve kaygı hissi uyandırırlar.
Bazı tipik obsesyonlar aşağıdaki gibidir:
Kompulsiyon
Obsesyonların neden olduğu rahatsızlık ve kaygı hissini uzaklaştırmak için yapılan yineleyici davranış ve zihinsel aktivitelerdir.
Bazı tipik kompulsiyonlar aşağıdaki gibidir:
Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) Nedenleri
Obsesif kompulsif bozukluğun nedenleri henüz tam olarak anlaşılamamış olmasına rağmen, yapılan araştırmalara göre bazı biyolojik ve çevresel faktörlerin etkili olduğu düşünülmektedir.
Bu bozukluğa sahip bireylerin birinci derece yakınlarında da OKB öyküsü bulunması OKB’nin genetik nedenlerle ortaya çıkabileceğini göstermektedir. Buna ek olarak serotonin miktarındaki düzensizlikler ve beynin bazı bölümlerinde görülen aşırı aktivitenin de OKB’ye neden olabileceğini gösteren çalışmalar mevcuttur.
Biyolojik nedenlerin yanı sıra, bazı çevresel faktörler de OKB belirtilerinin başlamasında ya da var olan belirtilerin kötüleşmesine sebep olabilir. Bu faktörler cinsel istismar, bir yakının kaybı, aile içi şiddet, ilişki problemleri veya yaşamda gerçekleşen bazı önemli değişiklikler gibi durumları içerebilir.
Mükemmeliyetçilik, ayrıntılara düşkünlük, kuralcılık, ya da titizlik gibi bazı kişilik özelliklerine sahip olmanın da OKB’ye yatkınlığı arttıran etkenlerden olduğu düşünülmektedir.
Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) Tedavisi
Obsesif kompulsif bozukluk belirtilerinde tedavi edilmediği takdirde iyileşme görülemeyebilir ve kronikleşmesi halinde kişinin gündelik hayatı bu durumdan ciddi ölçüde etkilenebilir. Bu nedenle en kısa zamanda doğru bir tedavi sürecine başlanması önem arz etmektedir.
OKB tedavisinde en etkin yaklaşım, psikoterapi sürecine başlanması ve gerekli olması halinde psikofarmakoloji tedavisiyle birlikte yürütülmesidir. Bilişsel-davranışçı terapiler (BDT), OKB tedavisinde etkin sonuçlar vermektedir. Terapi sürecine ek olarak serotonin sistemini düzenleyen ilaçlar da tedavide başarıyı arttırmaktadır.
BDT süresince kişi, obsesyon oluşturan durumlara, düşüncelere veya imgelere maruz bırakılarak obsesyonu tetikleyen durumların kendisi için güvenli ve tolere edilebilir olduğunu öğrenir. Buna ek olarak kaygı ve korku azaltma stratejisi olarak ortaya çıkan kompulsiyonların engellenmesi sağlanır. Tedavinin bir diğer kısmı olan bilişsel yaklaşım sayesinde obsesif düşüncelerin ve bilişsel hataların yerini daha gerçekçi ve işlevsel düşünceler alır.
Bilişsel-davranışçı terapiler OKB tedavisinde ve bozukluğun nüks etmesinin önlenmesinde oldukça etkilidir ve en önemli tedavi seçeneğidir.
Ayrıntılı bilgi veya randevu almak için; 0532 307 97 40 numaralı telefon üzerinden iletişim sağlayabilirsiniz.